Müjgan Tekin ve Vildan Tekin’in kurgu romanı Karadut, unutturulmaya çalışılan Mari Gerekmezyan’ın hikayesi. Mari’nin yok sayılmasında sanat dünyasında güçlü bir kadın olması ve Bedri Rahmi’yle “yasak aşk” yaşaması kadar Ermeni olması da etkili. Ancak göğsünü gere gere toplumun bütün yargılarına, tabularına karşı duruyor. Yalnızlaştırma çabalarına asla tepkisiz kalmıyor. Sineye çekip aşkından vazgeçmiyor. Bir başka adamla, dostlukla sevdiği Fred Gross ile evleniyor. Fakat sanat tutkusu ile sönümlenemeyen Bedri Rahmi aşkı bu evliliğin ardından büyüdükçe büyüyor.
Roman 1940’lı yılların ortasında yaşanan aşkı, bu büyük aşkı ile birlikte yaratılan eserleri, Almanya’dan Türkiye’ye getirilen muhalif sanatçıları ve kurdukları Güzel Sanatlar Akademisi bağlamında ele alıyor. Karadut; bir yanda büyük ressam ve şair Bedri Rahmi Eyüpoğlu, bir yanda hünerli elleriyle usta bir heykeltıraş olacağına kesin gözüyle bakılan Mari Gerekmezyan ve bir yanda da aşkı uğruna ülkesini bırakan, ismini değiştiren, resim sanatında yeteneği ile herkesi büyüleyen Ernestine Hanım’ın hikayesine uzanıyor. Mari Gerekmezyan-Bedri Rahmi Eyüboğlu aşkının etrafında dolaşan Müjgan Tekin ve Vildan Tekin’in Karadut romanında, Eyüpoğlu’nun ve Gerekmezyan’ın yakın dostları; Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, Ahmet Hamdi, Sait Faik, Fikret Adil, Zerrin Bölükbaşı, Orhan Veli, Necati Cumalı, Fred Gross, Mari Ertoran, Muzaffer Ertoran ve Lambo gibi isimlere de yer veriliyor. Müjgan Tekin ve Vildan Tekin, felsefeden beslenen güçlü kalemleri ile Bedri Rahmi Eyüpoğlu ve Mari Gerekmezyan aşkını merak eden herkese bu “yasak aşkı” yargılamadan ve yargılatmadan yüksek sesle bir şey fısıldıyor: “İnsana ait olan hiçbir şey bize yabancı değildir.”